MEHMET UZEL

Tarih: 04.08.2025 08:41

‘’EN İYİ NARKOTİK POLİSİ ANNEDİR’'

Facebook Twitter Linked-in

Kim ne derse desin, bu çağın en büyük sorunlarından biri uyuşturucu dediğimiz illet. Bunun da çok çeşidi var… Ama her biri gençliği, geleceğimizi yok ediyor. Çoğu zaman daha az tehlikeli gibi görüneniyle alıştırıyorlar bu illeti. Hayattan, yaşamdan alıyor bu zehir gençlerimizi.

Geçenler Kayseri Narkotik Şube Müdürlüğünü ziyaret ettim  Narkotik şubede çalışan arkadaşlar müdüründen çalışan polislerin hepsi sorumluluğunu bilen ve işin ehli olan kişilerdir. Narkotik Şube Müdürlüğüne girdiğimde kendimi filim setinde gibi hissetim… Narkotik elemanlarının hepsi genç, yakışıklı, çok değişik giyimleri olan atletik yapılı arkadaşlar. Ama gözlerinden ışık saçılıyor. Narkotik Şube Müdürü, polis akademisi mezunu alt yapısı olan, yasaları çok iyi bilen biri olduğunu gördüm.

Çünkü Kayseri Narkotik Şube Müdürlüğü, uyuşturucu yakalama da Türkiye’de 1.sırada yer almaktadır. Bu da Kayseri Emniyetin başarılı çalışmasını göstermektedir.

Zehir tacirlerine karşı, polis, jandarma ne kadar önlem alsa onlar yöntemlerini değiştiriyor…

İlla buluyor çocuklarımızı, gençlerimizi…

Kayseri uyuşturucu güzergahında olan bir il. Burada da alınan tüm önlemlere rağmen her gün uyuşturucu yakalanmaktadır. Birkaç yıl önce çokça bonzaiden ölüm haberleri alırdık. Şimdilerde sanki o belanın kullanımı azalmış gibi, diğer uyuşturucuların satışı, kullanımı çok engellenemedi.

Narkotik Şube müdürünün anlattığına göre, okul çevrelerinde, uyuşturucu satışını engellendi. Kayıtlı torbacılara adeta göz açtırılmıyor.

Tabi bu sadece polisle olacak iş değil Ailelerde çocuklarına sahip çıkmalı. Her zaman Emniyet Müdürünün dediği gibi en iyi narkotik polisi annedir. Annelere çok iş düşmektedir. Çünkü uyuşturucu kullanımı ilkokullara kadar indi.

Okullarda farkı kültürel, sosyal, sportif programlarla gençler enerjilerini faydalı bir şekilde değerlendirebilmeliler.

Bence, yerel yönetimler, mahallelerde, semtlerde gençlerin zamanlarını sağlıklı ortamlarda geçirebilecekleri mekanlar oluşturmalılar.

Spor bu anlamda gençleri kötü alışkanlıklardan koruyacak en büyük etkenlerden biri.

Günlük veya saatlik olarak tutulan rezidans  dairler de her türlü yasa dışı işler yapılmaktadır.. bilgiye göre, en fazla uyuşturucunun yakalandığı yer rezidans dairelerdir..

Bir de bu belaya bir şekilde musallat olanları kurtarmak için yapılması gerekenler var.

Kayseri Eğitim Araştırma bünyesindeki ANATEM’i, çok daha donanımlı, çok daha geniş kadrosu olan bir bağımsız hastaneye dönüştürülmeli…

Burada tedavi gören bağımlıları hayata döndürecek çalışmalar yapılmalı.

Bu konuda en güzel çalışmayı Kayserili İş Adamı Saffet Arslan,3000 üzerinde  sokak çoğunu bu illetten kurtarmıştır. İpeksi dokunuş adı altında Emniyet Müdürlüğü ile ortak çalışması sonucu bu çocuklara spor eğitimi aldırarak ailelerine ve okullarına geri dönmelerini sağlamıştır. Saffet Arslan, her zaman şunu söyler;” Dünya’yı kirlenmemiş kalpler kurtaracak” der.

Kayseri Devlet Hastane Başhekimi Doç. Dr. İsmail Altıntop, Devlet Hastanesini  özel hastaneleri aratmayacak şekilde modern bir hastane eline getirmiş olup bunun yanında uyuşturucu konusunda Türkiye’nin çeşitli illerinde  bağımlılıkla ilgili konferanslar vermekte olup yeni eseri ’’Farkındalık’’ her anne babanın okuyacağı bir eserdir..

Ayrıca Anatemde  10 yıldan beri öğretmenlik yapan, bağımlı çocukları resim ve sanatla buluşturan bugüne kadar binlerce bağımlı gençleri bu illetten kurtaran Cennet Durmaz’la çok güzel söyleyiş yaptık…

''Bağımlılık Bir Kader Değil: Sanat Tedavisi İle Geleceğini Geri Kazan!''

 Sanat, madde bağımlılığı tedavisinde güçlü ve etkili bir terapi yöntemidir. Madde kullanan bireyler, duygu ve hislerini, tat alma duyularını tamamen kaybettiklerini ve kendilerini adeta insan olmaktan çıkmış bir canavar gibi gördüklerini ifade ederler. Madde kullanan bireylere doğru dili kullanmak, sanat kadar önemlidir. Bu bireylere yönelik aşağılayıcı ve damgalayıcı kelimeler kullanmak, onların toplumdan soyutlanmasına neden olur.

 Madde bağımlılığıyla mücadele eden bireylerle çalışan eğitmen, iletişimde kullandığı dili çok iyi bilmeli; hangi sanat dalının hangi danışana iyi geleceğini belirleyebilmeli ve sanat yoluyla danışanın duygularını kontrol etmesine, hislerini yeniden yaşamasına yardımcı olmalıdır. Eğer eğitmen, sanat ile danışanın duygularını özdeşleştirebilirse tedavi süreci sanatla başlamış olur.

 Madde bağımlılığı olan bireyler, yaşayamadıkları duyguları, bastıramadıkları öfkeyi, el titremelerini ve hatta konuşmalarındaki düşünce bozukluklarını (negatif düşüncelerini) sanat sayesinde kısa sürede toparlayabilirler. Sanatla uğraşırken odaklanma süresi büyük önem taşır. Eğitmen, bu süreci takip etmeli ve madde bağımlılığından kaynaklanan takıntıları olan, öfke kontrolü problemi yaşayan, psikoz belirtileri gösteren ya da hiperaktiviteye sahip bireylerle çalışırken onların odaklanmasını sağlamalıdır.

 Birey odaklanabildiğinde, eğitmene saatlerce kendisini anlatabilir ve zihninde artık olumsuz düşünceler kalmadığını ifade eder. Ailesine karşı ilk defa sevgi hissetmeye başlar, özlem duygusunu dile getirir. “Yeni doğmuş gibiyim, öyle hissediyorum. Olmayan bir dünyada acılarla yaşıyordum.” şeklinde hislerini paylaşabilir.

 Eğitmen, sanat aracılığıyla bireylere unuttukları “hayır” kelimesini kullanmayı öğretir. Sanat ile bireyi bütünleştirerek onun saygı duyulan bir birey olduğunun farkına varmasını sağlar ve böylece bireyin kendini değerli hissetmesini amaçlar. Yaptığı sanatın ona “Ben bir şeyler başarıyorum ve başarabilirim!” bilincini kazandırması sağlanır. Kendine olan saygı ve baş inancını yeniden kazanan birey, zamanla topluma adapte olmaya başlar.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —